Bir çoğumuz bazı zamanlarda herhangi bir sebepten dolayı yemek yemeyi unuturuz ya da erteleyebiliriz. Bu yüzden de öğünler arasındaki saatler uzar ve bir sonraki öğüne kadar olması gerektiğinden çok daha fazla açıkırız. Peki Uzun Süre Aç Kaldığımızda Vücudumuzda Neler Olur? Uzun süre aç kaldığımızda vücudumuz alınan besinleri kolayca enerjiye çevirmek ister. O sebeple vücut sağlıklı
Omega-3 yağ asitleri, vücut için önemli olan ve birçok sağlık faydası bulunan temel yağlardır. İşte omega-3’ün sağlığa olan etkileri: Kalp Sağlığı: Omega-3 yağ asitleri, kalp hastalığı riskini azaltabilir. Kolesterol seviyelerini iyileştirir, kan basıncını düşürür ve iltihaplanmayı azaltır. Beyin Fonksiyonu: Omega-3, beyin sağlığı için kritiktir. Öğrenme ve hafıza üzerinde olumlu etkileri vardır. Ayrıca, depresyon ve anksiyete
Sağlık üzerindeki faydaları saymakla bitmeyen ve besinlerin içerisinde değişen oranlarda yer alan antioksidanlar, vücutta serbest radikallerin etkisiz hale getirilmesini sağlayarak vücudu hastalıklara karşı korur. Genel anlamda sağlığı iyileştiren antioksidanlar, bağışıklık sistemini de güçlendirici etkiye sahiptir. Yeterli antioksidan alımı, kalp ve damar sağlığının korunmasına, kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskinin azaltılmasına, sinir hücrelerinin ve göz sağlığının korunmasına katkıda bulunur.
Kilo verme süreci, birçok insan için zorlu bir yolculuktur. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz genellikle bu sürecin temel taşlarıdır. Ancak, son yıllarda biorezonans gibi alternatif yöntemler de popülerlik kazanmaya başladı. Peki, biorezonans gerçekten kilo verme sürecine nasıl katkıda bulunabilir?. Biorezonans Nedir? Biorezonans, bedenin elektromanyetik dalgalarını kullanarak sağlık sorunlarını teşhis etmeyi ve tedavi etmeyi amaçlayan bir
Gıda sektöründe en çok kullanılan diyet liflerinden birisi olan inülin sindirilmeyen bir karbonhidrattır. Kimyasal yapısı ve enerji değerlerinin düşüklüğü sebebiyle tatlandırıcı olarak görev yapar. Aynı zamanda inülin; enginar, muz, kuşkonmaz, hindiba kökü, soğan, sarımsak, buğday ve pırasa gibi doğal bitkilerden elde edilmektedir. Fonksiyonel özellikleri, düşük kalori değeri, besinsel lif ve prebiyotik etkilerinden dolayı inülin gıda
Kokusuyla huzur, içimiyle mutluluk veren bir içececek kahve. Gün içerisinde ne kadar çok ihtiyaç duyarız. Sabah ayılmak, gece uyanık kalmak, stresten uzaklaşmak , dinlenmek sebep her ne olursa olsun tercih ettiğimiz içecek çoğunlukla kahvedir. Peki hiç düşündünüz mü? Neden daha çok kahveyi tercih ederiz. Kahvenin yaklaşık % 1,2’si kafeindir Kafein merkezi sinir sistemine etki ederek
Yüksek fruktozlu mısır şurubu(YFMŞ);b esin endüstrisinde tatlandırıcı olarak kullanılan, şeker ile karşılaştırıldığında daha az maliyetli kaliteli ürünlerin üretiminde fayda sağlayan FDA tarafından doğal olarak sınıflandırılan gıda katkı maddesidir. Günümüzde en çok tartışılan gıda katkı maddelerinden biridir. Maliyet ucuzluğu, kullanım kolaylığı, sakkoroza göre daha lezzetli olması, tatlılık, kıvam ve renk sağlama avantajı ile 1970 ‘li yıllardan
Duyguların insanlardaki yeme davranışlarını etkilediği bilinmektedir. Duygusal yeme, birtakım duygu durumlarına yanıt olarak meydana gelen bir yeme davranışı eğilimi olarak ifade edilir. Normalde anksiyete, kızgınlık, depresyon vb. duygu durumları iştah azalmasına neden olurken duygusal yeme davranışı sergileyen kimseler benzer duygu durumlarında aşırı bir yeme davranışı gösterebilmektedir. Önceleri duygusal yeme, aşırı yeme davranışı gösteren bireylerle ilişkilendirilirken
Probiyotikler, genellikle sindirim sağlığını iyileştirme amacıyla kullanılan canlı mikroorganizmalardır. Ancak son yıllarda, probiyotiklerin sadece sindirim sistemi üzerindeki etkilerinden daha fazlasına sahip olabileceği konusunda artan bir ilgi bulunmaktadır. Özellikle, probiyotiklerin yağ yakımı üzerindeki potansiyel etkileri bilimsel araştırmaların odağı haline gelmiştir. Probiyotiklerin Metabolizma Üzerindeki Etkileri Probiyotiklerin yağ yakımı üzerindeki etkileri, genellikle metabolizma üzerinde oluşturdukları değişikliklerle ilişkilidir. Yapılan
Lipödem, genellikle kadınları etkileyen ve yağ dokusunun anormal bir şekilde birikmesine neden olan tıbbi durumdur. Bu durum, özellikle kalça, bacaklar, kollar ve bazen de üst gövde gibi vücudun alt kısımlarında simetrik olarak yağ birikmesi ile karakterizedir. Lipödem, sıklıkla hormonal değişikliklerle ilişkilendirilmiştir ve genetik yatkınlık da rol oynamaktadır. Lipödem tedavisinde beslenmenin önemi giderek daha fazla vurgulanmaktadır.